Ana içeriğe atla

Rafine Şekersiz Beslenme - Tatlısız Bir Hayat Olur Mu?

Şekersiz beslenme 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de yıllık şeker tüketimi 30,6 kg. Türkiye bu miktar ile 180 ülke arasında 64. sırada yer alıyor. 

En fazla şeker tüketiminin olduğu ülke ise 54 kg ile Barbados. Küba 52 kg ile ikinci sırada. Belçika, Yeni Zelanda ve Kosta Rika 48 kg şeker tüketimi ile sırasıyla altıncı, yedinci ve sekizinci sırada bulunuyor. Kuzey Kore 4 kg ile 176. durumda. Çin ise 7 kg ile 167. sırada bulunuyor.


Nedir bu rafine şeker denilen şey?

Rafine şeker, şeker pancarının üretim sürecinde elde edilen katkı maddelerinden üretilen beyaz şekerdir. Bu şeker, beyaz tahıl ürünleri, şekerlemeler, meyve suları ve çeşitli gıdalarda bulunmaktadır. Rafine şeker, özellikle insülin direnci ve obezite riskini arttıran bir besin olarak bilinmektedir.


Şekerin ne gibi zararları olabilir ki?

Bilimsel çalışmalar, şekerin vücuda olan zararlarının çok çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceğini göstermektedir. Örneğin, fazla şeker tüketimi koroner kalp hastalıkları, diyabet, hipertansiyon, obezite, kanser, kıkırdak hastalıkları ve diğer sağlık sorunları gibi çok sayıda hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Şeker tüketiminin bu sağlık sorunlarına yol açmasının nedeni, şekerin kanda yüksek glikoz seviyelerine neden olarak yağ oksidasyonu için üretilen serbest radikallerin ortaya çıkmasıdır. Ayrıca, şekerin tüketilmesi aşırı insülin sekresyonuna neden olur ve bu da kanda trigliserid seviyelerini artırmaya neden olur.



Çocuklara bizi sevmesi için şeker vermek?!

Hepimiz görmüşüzdür dedelerimizin, ninelerimizin küçük çocuklara ya da torunlarına birkaç şeker verdiklerini ve kendilerini bunu yaparak sevdirmeye çalıştıklarını. Masum gibi görünen bu davranış aslında büyük bir felaketin başlangıcı olabilir.

Çocuklara şeker verilmesi, çocuğun sağlığına olumsuz etkiler yaratabilir. Bunlar arasında, çocuğun aşırı kilo alması, diş ağrısı, diyabet riski, diş çürümesi ve diş eti hastalıkları yer almaktadır. Ayrıca, çocuğun iştahının kontrol edilemeyen bir şekilde artmasına da neden olabilir. Çocuğun uykusuzluk, hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı gibi davranışsal sorunları da meydana gelebilir.


Rafine şeker tüketmeyi bırakırsak ne gibi faydası olur? 

Rafine şeker tüketiminin bırakılması, genel sağlık ve vücut için çok önemli faydalar sağlayacaktır. Bu faydalar arasında daha düşük kalori alımı, daha sağlıklı kan şekeri düzeyleri, daha sağlıklı dişler, daha düşük kolesterol seviyeleri, daha az ağır metal emilimi ve daha düşük tansiyon sayılabilir. Ayrıca, rafine şeker tüketiminin bırakılması, kilo vermeyi de kolaylaştıracaktır. Rafine şeker içermeyen diyetler, metabolizmayı hızlandırmak ve vücudunuzu zayıflatmak için çok etkili olacaktır.

Rafine şeker tüketmeyi bırakmanın zararı var mıdır?

Rafine şeker tüketiminin bırakılmasının, vücut sağlığıyla ilgili zararları olması muhtemel değildir.


“Ben çikolata olmadan yaşayamam!”

Özellikle kızlardan duyulabilecek bir cümle değil mi? Regl döneminde tatlı krizleri dediğimiz şey gerçek mi, yoksa tamamıyla psikolojik bir olay mı tartışılır ama emin olun çikolata olmadan da regl dönemi atlatılabilir. Zamanla çikolatanın tadını bile unutacaksınızdır zaten.


Peki ne yiyeceğiz?

Hakiki gıda yiyeceğiz, yani market raflarından değil, topraktan gelen gıdaları. Yani üzerinde herhangi bir etiket, barkod bulunmayan, raf ömrünü uzatmak için içerisinde koruyucu maddeler, tatlandırıcılar, renklendiriciler veya aroma katılmamış gıdaları yiyeceğiz.


Şeker ihtiyacınızı atalarımız gibi sınırlı ve meyvelerden karşılayın

Avcı- toplayıcı dönemlerinden yakın tarihimize kadar yaşayan atalarımızın şeker tüketimi sadece meyvelerin olgunlaştığı mevsimlerle sınırlıydı. Vücudun ekstra şekere ihtiyacı olmadığı düşünüldüğünde aslında bu çok sağlıklı bir durumdur. Ancak son dönemlerde basit şeker tüketimi her yaştan insanı etkisi altına almış durumdadır. Dünya ile birlikte ülkemizde de ilave şeker kullanımının oldukça arttığı ve buna bağlı olumsuz sonuçların da ortaya çıktığı görülmektedir. Ayrıca işlenmiş şeker yerine kullanılan bir bitki var: stevia.


Nedir Şu Stevia Dedikleri Şeker Bitkisi? 

Piyasada yapay tatlandırıcı olarak birçok alternatif bulunuyor. Ancak bir tanesi var ki doğal ve kalorisiz ve sağlıklı olanı… Güney Amerika’da yetişen, Paraguay yerlilerince yüzyıllardır kullanılan “Stevia rebaudiana” bitkisi. Yaprakları naneye benzeyen bu şirin bitkinin tadı, aynı şeker gibi. 


Bu bitki hakkında birkaç tartışma var. En büyük tartışma bu bitkinin hangi formda kullanılacağı üzerine yaşanmış. Bir de olası kısırlık yapıcı etkisi üzerine çünkü görülmüş ki Paraguay Yerlileri bu bitkiyi aynı zamanda doğum kontrolü için kullanıyorlar. Bu konu bilim insanlarınca detaylı araştırıldığında, hem hayvan hem insan çalışmaları üremeye bir yan etkisinin olmadığını ispatlamış. Ek olarak FDA (Food and Drug Administration= İlaç ve Gıda Uygulamaları grubu), bitkinin sadece saflaştırılmış formunun kullanımına izin vermiş, doğal haliyle var olan bitki formunun yasaklanması ve ülke dışına çıkarılması için ise var gücüyle çalışmış. Japon bilim adamları son 30 yılda yaptıkları çalışmalarla yine Stevia bitkisinin güvenli ve yan etkisiz olduğunu göstermişler. 



Şekeri nasıl bırakabilirsiniz?

1. Şekerli içeceklerden uzak durun. İçeceklerinizi çay, kahve veya su gibi doğal içeceklerle değiştirin. 

2. Şekerli gıdaların yerine, daha doğal olan meyveler, sebzeler ve yulaf ezmesi gibi besinleri tüketin. 

3. Şekerli atıştırmalıkları sınırlayın. 

4. Yemeklerinizi doğal şekerler ile tatlandırın. Örneğin, meyveler, bal veya pekmez gibi. 

5. Şekerli gıdaların çoğunluğu için alternatifler arayın. Örneğin, şekerli krakerler yerine, kuruyemişleri seçin. 

6. Kötü alışkanlıklarınızı değiştirmek için motivasyon bulun. Örneğin, sağlığınızı veya güzellik alanındaki hedeflerinizi aklınızda tutun. 

7. Şekerli gıdaları alışkanlık haline getirmeyin. Sadece özel olarak, aradığınız zaman tüketin. 

8. Şekerli gıdaların yerine, doyurucu ve kaliteli besinleri tüketin. 

9. Şekerli gıdalara göz atmaktan kaçının. 

10. Şekerli gıdaların yerine, çeşitli bitkisel tatlılar yapabilirsiniz. Örneğin, tarçınlı muz, çilekli tatlılar, doğal fındık ezmesi gibi.


Unutmayın ki, bir anda bırakamayabilirsiniz. Şekeri tamamen bırakmanız 2 ayınızı bile alabilir. Yavaş yavaş azaltarak gitmeniz en sağlıklısı olacaktır.


Şekeri bıraktıktan sonra sizi neler bekliyor? 

Rafine şeker tüketiminin bırakılması, vücutta olumlu değişimleri destekler. Bunlar arasında şeker seviyelerinin daha düşük olması, daha iyi kalp sağlığı ve daha düşük tansiyon, daha düşük trigliserid seviyeleri, daha az insülin direnci ve daha düşük obezite riski yer alır. Kısacası, rafine şeker tüketiminin bırakılması vücut sağlığını olumlu yönde etkiler.

İlk zamanlarda baş ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, uyku isteği olsa da bir ayın sonunda bunların azaldığını ve/veya hiç kalmadığını gözlemlersiniz.


Şekeri bıraktıktan sonra yorgun ve halsiz hissedersek ne yapacağız peki?

Vücut ilk aylarda buna alışmakta zorluk çekebilir, lakin sonraki aylarda şeker ihtiyacınızın çok da büyük bir ihtiyaç olmadığını gözlemleyeceksiniz. Kendinizi bitkin hissederseniz meyve yemeyi deneyebilirsiniz. Eğer işyerinde iseniz ve meyve bulma olanağınız yoksa önceden yanınıza kuruyemiş alabilirsiniz. Ya da ballı, tahinli kurabiye tariflerini deneyebilirsiniz. 


Benim şeker hikayem

Şekerli şeyleri aşırı tüketmiyordum ama yine de tüketiyordum ve bunun en büyük etkisi yüzüm üzerinde oluyordu. Şu ergenlik sivilcelerini bilirsiniz… bizim özgüvenimizi sebepsiz yere alır götürür. Benim de ergenlik sivilcelerim bir türlü geçmiyordu. Bunun neden olabileceğini biraz düşününce ne kadar sağlıklı beslenmediğimi ve günde neredeyse hiç su içmediğimi farkettim. İkinci bir nedenim ise odaklanmam ve dikkat eksikliğimdi. Dikkat eksikliğimin nedeninin şeker olabileceğini hiç düşünmemiştim ama şekeri bıraktıktan birkaç ay sonra anladım ki aslında şeker benim bir şeylere odaklanmamı engelliyormuş. Özellikle son zamanlarda aralıksız bir şekilde 2-3 saat ders çalışabildiğimi ve bunun beni zorlamadığını farkediyorum. 


Şekeri bırakmak istediğim günlerde doktora gidip danıştım. Bu benim sağlığım için zararlı olur mu diye sordum. Doktor da başlayabiliyorsam bugün başlamamı söyledi. İyice araştırınca gerçekten bunun mantıklı bir karar olduğu kanaatine vardım. 


17 yaşında başladığım bu şekeri bırakma serüveni 13 aydır devam ediyor ve bu, hayatımda aldığım en doğru kararlardan biri.






Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

3 farklı beslenme çeşidi! Raw, Paleolitik, Friganizm YOK ARTIK DİYECEKSİNİZ!

1.Raw beslenme     Raw yani "çiğ" beslenme, vegan beslenmenin bütün kurallarına artı olarak, bitkilerin 40 derecenin üstünde pişirilmemesi ilkesine dayanıyor. Raw food, doğanın bizlere sunduğu besinleri, sebze ve meyveleri, en saf haliyle tüketmeye dayalı bir beslenme biçimi. Besinler hiç işlem ve ısı görmeden, ham halleriyle tüketiliyor. Böylelikle içindeki her şey canlı olarak vücudumuza giriyor. Çiğ kuru yemişler, tohumlar, filizlendirilmiş baklagiller, kurutulmuş meyveler ve tüm taze meyve ve sebzeler yenilebiliyor. Sebzeler çiğ tüketildiğinde, içlerinde bulunan vitamin ve enzimler yok olmaz; vücudun pH seviyesi alkali (bazik) hâle gelir.     Çiğ beslenmenin temellerini incelemek için geçmişe bir göz atmak gerekiyor. Bu yüzden milattan öncesine ışınlanıyoruz. İlk insanların doğada buldukları her şeyi pişirmeden tükettiklerine rastlıyoruz. Ateş bulunduktan sonra beslenme düzenleri de değişmeye başlıyor haliyle. Raw food ise yüzyıllar öncesinin geleneğini yaşatıyor, atala

Kendin olma özgürlüğü. Biz bu muyuz?

Biz bu hayata başkalarını memnun etmek için mi geldik? Aman annem üzülmesin, aman babam kırılmasın, aman sevgilim darılmasın... Biz bu muyuz yani? Bir kere geldiğimiz şu hayatta başkalarının istediği gibi, onların memnuniyetine göre yaşamak için mi geldik? Hayallerimizi bile kısıtlayarak ve belli çizgiler dahilinde kuruyor olduk farkında mısınız? Bir evim olsun, arabam olsun bir de eşim olsun yeter diye düşünebiliyoruz artık. bunlar da güzel şeyler elbette ama neden artık kuzey ışıklarını görmeyi, Times meydanındaki kocaman ekranları arkamıza alarak fotoğraf çekilmeyi, Japonya’daki yöresel yemekleri yemeyi,  ülkemizi gezmeyi düşünmüyoruz? Sığ düşünür olduk. Çevremizdeki insanların düşünce tarzlarına maruz kalarak, kendimizi onlar gibi yetiştirerek sığ düşünür olduk.  Kayboluyoruz. İçimizdeki hevesi kaybettiğimiz için kendimiz de kayboluyoruz. Sıradan hale geliyoruz. 20 yıl önce genç olan anne babamız, 50 yıl önce genç olan nene dedemiz gibi biz de şimdi 18 20 yaşında gençler olarak kay

Konfor alanı ve başarı hakkında;

        Bu yazıda iki konudan bahsedeceğim; birincisi konfor alanı hakkında, ikincisi de asıl başarının 4'de uyanmak olmadığı hakkında olacak.       İnternette, arkadaşlarımızla sohbetlerimizde, okuduğumuz bir kişisel gelişim kitabında hep duyduğumuz şu konfor alanı hakkında konuşmak istememim nedeni artık yanlış anlaşılıyor oluşu. Evet artık konfor alanı işini yanlış anlıyoruz. Konfor alanından çıkmak demek aslında yapmaktan rahatsızlık duyduğun, sevmediğin ama yapmak zorunda olduğun şeyleri yapmak demektir. Sadece sevdiğimiz şeyleri yaparak bir ömür geçiremeyiz, bu mümkün değil. En basitinden spor yapmayı herkes sevmez, hoşlanmaz ama bir derecede hepimiz yapmak zorundayızdır. kas ağrılarına, incinmelere rağmen yapmak zorundayızdır. bu konfor alanımızdan çıkmak demektir çünkü sevmesek de yapmak zorundayız.       İnternette şu sıralarda konfor alanının sadece telefona daha az bakmak ya da yataktan kalkıp birkaç saat ders çalışmak olarak anlaşıldığını görüyorum, evet bir ölçüde doğr