Şikayetçiyiz. Küresel ısınmadan, şehir gürültüsünden, modern çağın kölesi olmaktan hep şikayetçiyiz. Şikayet ederken de oturduğumuz evin balkonundan, pikniğe gittiğimiz yerden, tatil için gittiğimiz plajdan 100 tane fotoğraf çekip bunları Instagram'ımızda paylaşmaktan da kaçınmıyoruz. Fotoğrafta biz güzel çıkmadık diye arkadaki manzaranın muhteşemliğini boşverip siliyoruz fotoğrafı. Bu kadar kolay çünkü.
Pikniğe gittiğimiz ormanda su şişelerimizi, peçetelerimizi, plastik tabaklarımızı bırakmaktan hiç çekinmeyiz, insanız çünkü doğayı severiz! Yüzmek için gittiğimiz plajda havlumuzu bırakıp gitmek ya da güneş kremimizin bitmiş pakedini bırakıp gitmek bizim için kolaydır, insanız ya, denizi kumsalı çok severiz! Akşam keyfi için evimizin önündeki parka gideriz ve yediğimiz dondurma çöpünü çöp kovasına atmak bize zor gelir, insanız çünkü doğayı çok severiz! Arkadaşlarla iki bira içeriz şişelerini de yolun kenarına fırlatırız ne olacak, insanız çünkü doğa bizim için vazgeçilmezdir.
Doğayı mı seviyoruz yoksa Instagram'da paylaşacak manzarayı mı seviyoruz? Kombinimizi güzel yapalım, orayla uyumlu olsun arayışında mıyız yoksa oradaki hayvanlara yemi nasıl götürürüm arayışında mıyız? Bir fenomen o plajda fotoğraf çekildi diye biz de oraya gitmek istiyoruz, plajın güzelliğinden değil yanlış anlamayın, fenomenin fotoğraf çekildiği yerde biz de fotoğraf çekilelim diye.
Evet ya biz yeşili koruyoruz. İçtiğimiz sigaranın izmaritini yere atarken de doğayı seviyoruz, kumandamızın pilini bahçeye atarken de doğayı çok seviyoruz. Plastik poşetler rüzgarda havada uçuşurken de doğayı çok seviyoruz. Yeşili koruyoruz, sahip çıkıyoruz.
Yaptığımız beton yığınlarının yıkıntılarını yine doğaya dökmek bizim için çok kolaydır, yeşili koruruz. Fabrikamızda çok üretim yapıyoruz ama bacamızdan çıkan duman bizi ilgilendirmez. çünkü yeşili koruyoruz. Su şişelerimizin mavi kapaklarını biriktirip şişeyi de doğaya atıyoruz, çünkü yeşili korumak bizim görevimiz!
Doğa, sadece fotoğraflarımıza arka plan olacak yahut bizim keyifle yiyip içeceğimiz ve sonrasında pisliklerimizi bırakacağımız bir alan değil, üzerinde ve üzerimizde mesuliyeti bulunan canlı bir yaşam alanıdır.
Şikayetçiyiz evet, tüm bu yaşamın yoruculuğundan, teknolojinin bizi etkisi altına almasından, Instagram'da beğeni kazanmak ve etkileşim almak için girdiğimiz halden şikayetçiyiz. Teknoloji her yerde ve artık bir zorunluluk ama biz bu çağın etkisinde kalmakla yetinmiyor, doğamızı kirleterek eğlenmekten, 'beğeni' kazanmaktan, güzel pozlar vermekten de geri kalmıyoruz.
Biz asıl mutluluğu unuttuk, kamera olmadan gülmeyi unuttuk, video çekmeden birbirimize iyi davranmayı, etkileşim olmadan da arkadaş olunabileceğini, bir reklam vermeden de beğendiğimiz ürünü tavsiye etmeyi, masanın fotoğrafını paylaşmadan da o yemekleri afiyetle yemeyi unuttuk.
Şehrin gürültüsünden, teknolojinin insanı hapsedişinden ve modern kölelikten bahsederken günde 10-15 gönderi paylaşabiliyor ve fotoğraflarının altına yapılmış yorumlara tek tek cevap yazabiliyor, köşesine çekilip tabiatın güzelliğiyle yüzleşmesi gerekirken elimizdeki telefon yahut iPad'le insanlığa parmak sallayabiliyoruz.
Temizliğin imandan geldiğine inanan bir millet olarak doğaya karşı yaptığımız bu saygısızlığı nasıl değerlendirmemiz gerekiyor acaba? Gelip o yeşil alandan faydalanmak ve sonrasında da belki aylar sonra döneceği bir mekâna çöplerini bırakmak düpedüz bencillik ve ciddi bir ahlaksızlıktır. Sadece ''ben kullandım ve benden sonra kim ne yaparsa yapsın'' demek bizde bir davranış ve düşünce kalıbı haline dönüşmekte. Buna acil bir önlem almazsak başımıza daha neler geleceğini hep beraber göreceğiz.
İnsanız işte, doğayı sever yeşili de koruruz, her zaman...
Yorumlar
Yorum Gönder